22 Aralık 2011 Perşembe

Damga Pulu



-Burak!
-Söyle Anastasya.
-Ölü Duygular Ülkesi’nden mektup geldi.
-Her zamanki gibi mi?
-Hayır, bu kez zarfı mektubun içine koymuşlar.
-Ne zaman gitmeliyim peki?
-İlk önce tahmin etmeliymişsin.
-Neyi?
-Zarfın kenarına tüküreni.
-Anastasya!

21 Aralık 2011 Çarşamba

Pareo

-Burak!
-Söyle Anastasya!
-Bugün kinli, paranoyak, ölü ruhlu ve de anoreksik biri gelecek.
-Sen bekle seni. Turşucuyla randevum var.
-Bende seninle gidebilir miyim?
-Gerek yok. Senden çok var tezgahında.
-Burak!
-Söyle Anastasya.
-Kurmaca mı tüm bunlar? Yoksa gerçek mi?
-Hayır, Pareonoyak.
-Yani?
-Kıçın açıkta kalmış!

15 Aralık 2011 Perşembe

Pusula...


Oturdum. Hayatımın rıhtımından bir geminin geçmesini beklemekteyim. Tüm saçmalıklarımı yükleyebileceğim ve arkasından elimi bile sallamayacağım bir gemi olmalı bu. Kaptanı aksi suratlı olmalı. Dudağının kenarına iliştirdiği cıgaranın közünü, ağzından çıkan okkalı küfürlerle körüklemeli. Küfür dediysem öyle basit sövgüler değil ha. Anasından girmeli, yedi ceddinden geçip avradına varmalı. Bir de bunları benim adıma yapmalı. Ne de olsa taşıdığı yük benim sermayesi paylara bölünmemiş malım. İstiflememeli. Gelişigüzel, öylesine saçmalı benim adıma sahiplendiği yükleri. Siktiri basmalı ömürleri boyunca leş yedikleri halde aptal aşıkların gözdesi aç martılara. Sert rüzgarlara inat alabanda diye bağırmalı kendisine hayran hayran bakan kıçı kırık tayfalara. Emirler küfürler yağdırmalı sağa sola, öne ve arkaya. Esasında çok önemsiz bir yük taşıdığının farkında olmalı. Lakin bilmeli bu yükün bir ömrü heba ettiğini. Kimsenin sahiplenmediği, köküne kadar gerçek bir hayatın, hayali rıhtımından geçen hayali bir geminin hayali kaptanı olduğunu bilmeli. Öylesine bir kaptan olmalı işte. Yalnız; Dimdik durmalı, kolları kırık dümenin başında. Ne poyrazlar yıldırmalı, ne fırtınalar, ne de kasırgalar. Yani sevgili okur, benim yapamadığımı yapmalı…